Tarihi Romanlar

Tarihi Romanlar

by

Tarihi roman okumayı seviyorum. Bu konuda da seçiciyim. Romanı satın alırken kendime göre süzgeçlerden geçiriyorum. Yine de okuyup beğenmediklerim oluyor. Popüler bir alan olunca çok fazla tarihi roman yazılmaya başlandı. Vaktimiz sınırlı, bu yüzden süzgeçlerimin iyi çalışması gerekiyor.

Bir yazarın romanını okuyup beğenirsem, o yazarın başka romanlarını da alabiliyorum. Eğer bir yazarın ilk okuduğum romanını beğenmezsem onun başka bir romanını genelde almıyorum. Beğenmediğim roman ilk okuduğum roman değilse, o yazarı okuma isteğim azalıyor ama yine de tekrar şans veriyorum.

Beyazıt Akman, tarihi romanlar konusunda okuduğum bütün romanlarını beğendiğim nadir yazarlardan. İlk olarak “Son Sefarad” romanını okumuştum. O romanın kapağı beni kendine çekti. Kitapçıda biraz karıştırıp almaya karar verdim. “Son Sefarad”dan önce “Dünyanın İlk Günü” romanını yazmış. İkinci olarak bu kitabı okudum.

Beyazıt Akman, romanlarını yazmadan önce yıllar süren bir araştırma yapıyormuş. Araştırmalarının sonucunda öğrendiklerinden romanlarını kaleme alıyor. Romanlarda anlatılanların tamamen gerçek olmasını beklemiyorum ama gerçeklerden kopuk hayal ürünü kitaplar hoşuma gitmiyor.

Beyazıt Akman’ın Fatih Sultan Mehmet ve Sultan II. Bayezid devri romanlarından sonra herhalde Yavuz Sultan Selim ile ilgili bir romanı çıkar diye düşünmüştüm. 2016 yılında Osman romanları çıkınca bu yüzden şaşırdım. Hemen alıp okudum. Yine çok beğendim. Bitirince, şimdi yeni bir kitap için yıllarca beklemek gerekiyor diye hüzünlenmedim değil. O bekleyiş 2023 yılında Atatürk romanı ile son buldu. Heyecanla okudum.

Kitap kapaklarına önem veririm. Bazen sırf kapağından dolayı kitap aldığım bile olur. Kapaklarda bana itici gelen noktalar da vardır. Mesela kitabın kaç adet basıldığını kitap kapağına yazmaları hiç hoşuma gitmez. Yazar adı kitabın adından daha büyük yazıldı ise buna da eksi puan veririm. Bu yazar ne yazarsa okunur gibi bir yaklaşıma girildiğini düşünürüm. Osman kitaplarının kapaklarında bunu net bir şekilde görüyoruz.

Tarihi romanlar öğretici de olabiliyor. Bazen romanda geçen bir konuyu araştırıp bilmediğim konuları öğrendiğim oluyor.

Romanların diline de önem veriyorum. Bu yüzden çeviri kitaplar ben de iyi bir tat bırakmıyor. Tercüme edilmiş bir kitap okuduysam arkasından türkçe yazılmış bir kitaba yöneliyorum.