levrek

Levrek

by

Levrek en çok pişirdiğim balık çeşidi. Yıllar içerisinde aldığım levrekler farklılık gösterdi. Eskiden her yerde satılan 400-600 gram büyüklüğünde levrek balıkları alırdım. Bir gün, bir balıkçıda karadeniz levrek diye satılan biraz daha iri balıklar görmüştüm. Denemek için aldım. Çok daha lezzetli geldi. Bir süre o şekilde levrek aldım. Sonra daha iri levrekler ile karşılaştım. 1 kg dan büyük balıkları ve 1,5 kg dan büyük olanları denedim. Büyük olanlarına deniz levreği deselerde denizde kurulmuş çiftlik balığı mı yoksa doğal ortamında büyümüş balık mı ayırt etmesi benim için zor.

Levrek balığının lezzetini seviyorum. Kılçığı da az olduğu için yemesi daha kolay oluyor. Ana iskeleti dışında göğüs kafesi gibi olan yerde kılçıkları oluyor. Bir de göğüs kafesinin oradaki bol etli kısımda dikine bazı kılçıklar oluyor.

Balıkları aldığım yerde temizletiyorum. Genelde kafasını ve kuyruğunu da kestiriyorum. Geri kalan kısım bütün kalıyor. Balıkçılar hep “üzerini çizelim mi”, diye sorarlar. Çizilmesini de istemem. Oturduğum yere yakın beğendiğim bir balıkçı bulunca kolay kolay alışveriş yaptığım yeri değiştirmiyorum.

Balıkları pişirirken fırının “sıcak hava dolaşımlı ızgara” programını kullanıyorum. İlk zamanlar balıkları ızgara teline diziyordum. Balıklar tele yapıştığı için bu şekilde çevirmek çok zor oluyordu. Ben de balıkların altına alüminyum folyo koymaya başladım. Böylece kolayca çeviriyordum. Fakat alüminyum folyoyu bu şekilde kullanmanın sağlık açısından risklerini öğrenince bu yöntemi bıraktım.

Daha büyük balıklar daha yağlı oluyordu ama yağlar ızgara telinden aşağıdaki su dolu tepsiye aktığı için bir anlamda boşa gidiyordu. Ben de ızgara teli yerine fırına dayanıklı cam kap kullanmaya başladım. Böylece akan yağlar kabın içinde kalıyordu. Bu yöntemin dez avantajı yağların sıçrayarak fırını kirletmesi. Fakat balıklarda sıçrama pek fazla olmuyor. Bu yöntemi tavuk pişirirken denediğimde sıçrayan yağlardan dolayı pişman olmuştum. Cam kapta balığı çevirmek daha kolay oluyor. Her ne kadar derisi cama yapışsa da akan yağdan dolayı ayırmak kolay oluyor. Bu pişirme yöntemi kolayıma geliyor. Balıkları cam tepsiye koyup fırına atıyorum. 180 derece fırında yaklaşık bir saatte pişiyor. Sürenin yarısı geçince balıkları çeviriyorum. Çevirirince yapışan deri altta kaldığı için üst kısım derisiz oluyor. Bu şekilde pişince tadı daha çok hoşuma gidiyor. Benim kullandığım fırında “sıcak hava dolaşımlı ızgara” programının işareti aşağıdaki resimdeki gibi. Fırından fırına program işareti değişebilir.

Yağ miktarı balığın büyüklüğüne ve mevsime göre değişiyor. Fotoğraftaki kadar yağlı balık her zaman denk gelmiyor. O iki balığın temizlenmeden önceki ağırlığı 2,4 kg gelmişti. Şubat başında almıştım. Soğuk havalarda balıklar daha yağlı oluyor. İrileştikçe de yağ miktarı artıyor. Balığın etini kendi yağına batırıp yemek güzel oluyor. Tam buğday unundan yapılmış pideyi bu yağa batırmayı da seviyorum.