Çaycılık ilk mesleğim diyebilirim. Küçükken çay ocağında çalışmıştım. Başlarda sadece çay dağıtıyordum. Zamanla ocak başındaki işleri de yapmaya başladım. Çaykur’un “Çay Çiçeği” çayını kullanırdık. Demlikteki çay demini almadan bozmazdık. Yani bardaklara koymaya çalışmazdık. Biz o zaman bardaklara çay koyma işlemi için çay dökmek tabirini kullanıyorduk. Alışkanlık olarak hala kullanırım. Bazı insanlar “niye döküyorsun koyda içelim” derdi. Demini almış olan çay hemen tüketilmezse, acımasın diye başka bir demliğin içine süzerdik. Sürekli altı kaynayarak içindeki çayla beklerse acılaşır. Bu çayın içimi hiç güzel olmaz.
Güzel bir çay için hem kullanılan çay hem de su önemli. Evde çay yaparken Çaykur’un “Organik Hemşin Çayı”nı tercih ediyorum. Bu çaya alışmışım, başka bir çay kullanınca yadırgıyorum. Su olarak damacana suyu kullanıyorum. Benim için çayın lezzeti renginden daha önemli. Renk zaten kullanılan suya göre değişebiliyor. İki farklı damacana suyu kullanıyorum. Biri daha iyi renk veriyor. Klorlu çeşme sularından lezzetli çay yapılamıyor. Su miktarına göre çayı ayarlamak gerekiyor. Az olursa lezzeti olmuyor. Çok olursa acılaştırıyor.
Karadeniz gezimiz sırasında Hemşin’e gitmiştik. Çay bahçelerini ve Çaykur’un fabrikasını da gördük. Organik çay fabrikası, dışından çok eski görünüyordu ama çay bahçelerinin olduğu yeşil ortam çok güzeldi.

Sabah ve akşam farklı şekilde çay yapıyorum. Sabahları elektrikli çay makinası kullanıyorum. Suyu hızlı kaynatınca kolayıma geliyor. Çay demliğin içindeki süzgeç içine atıldığı için toplu duruyor. Bu demini almasını zorlaştırıyor ama acılaşmasını geciktiriyor. Akşamları ise çaydanlık ve demlik kullanıyorum. Önce kaynayan sıcak suyu demliğe döküyor sonra üzerine toz çayı atıyorum. Ocağı söndürüyorum. Yaklaşık yarım saatte demini alıyor. Demini alırken suyu kaynatmıyorum. Soğuk gelirse ısıtıyorum.

Eskiden çayı şekerli içerdim. Uzun süredir şeker atmıyorum. Şeker, çayın tadının alınmasını engelliyor. Güzel bir çayın şekere ihtiyacı yok.
Hızlı çay yapmak istediğimde ithal bir çay olan bergamot aromalı Sri Lanka çayı kullanıyorum. Bu çayı türk çayı gibi demleyince çok acı oluyor. Ben de paket üzerindeki tarife göre yapıyorum. Demliğe sıcak suyu ölçerek koyuyorum. Her bir porselen kupa miktarı su için bir çay kaşığı çay ekliyorum. Beş dakika beklettikten sonra kupalara koyuyorum. Rengi çok açık olduğu için porselen kupa ile içmek daha iyi oluyor.
Sallama çay diye tabir edilen poşet içindeki çaylar bana güzel gelmiyor. Tercih etmiyorum ama aslında onların da güzelleri olabiliyor. Bir keresinde yurt dışında canım çay istediğinde marketten “Numi Organic Tea” diye bir çay almıştım. “Aged Earl Grey” diye geçiyordu. O çay çok hoşuma gitmişti.
Çayı en çok kulplu cam bardaktan içmeyi seviyorum. Kulplu olmasa bile cam bardak olduğu sürece idare eder. Karton bardakları mecbur kalınca kullanıyorum. Plastik bardaklar zaten sıcak içeceklerde kullanılmamalı.
Bazen gezilerimizde yanımıza termos ile çay alıyoruz. Güzel bir manzara eşliğinde o çayı içmenin tadına doyum olmuyor.