Yıllar önce Linux ile açık kaynak kodlu yazılımları kullanmaya başladım. O zamandan beri bu şekilde pek çok yazılım kullandım. Düşünüyorumda beni bu yazılımlarla tanıştıran herhalde ücret ödemeden kullanma isteğimdi. Ücret ödemek istemiyordum ama içime sinmeyecek bir şekilde kullanım da yapmak istemiyordum. Yazılımı geliştirenler sadece para ödeyerek kullanıma izin veriyorsa, o yazılımı kaçak bir şekilde illegal olarak kullanmayı doğru bulmuyordum.
Ücretsiz bir şekilde verilen ama içinde ne olduğu belli olmayan kapalı bir yazılım ben de hep şüphe uyandırmıştır. Başka bir şey yapmasa bile rahatlıkla benim verilerime erişebilir. Acaba bunları vermeye razı mıyım?
Açık kaynak kodlu yazılımlar kullandıkları lisanslar açısından birbirinden ayrılıyor. GPL, BSD, Apache, MIT gibi lisanslar örnek verilebilir. Detaylara inildiğinde aralarında farklar var. Mesela GPL olan bir yazılımda değişiklik yapınca yaptığınız değişikliği yine GPL ile lisanslamanız ve kaynak kodu açmanız gerekiyor. Ama örneğin BSD lisanslı bir kodu alıp değiştirip kendi kapalı kodlu bir programınızda kullanabiliyorsunuz.
Benim istediğim programı rahatlıkla kullanabilmek ve gerekirse yazılımda değişiklik yapabilmek. Yaptığım değişikliği yayınlamak veya satmak gibi bir amacım olmuyor. Kendi işimin görülmesine bakıyorum. Açık kaynak kodlu yazılım yerine özgür yazılım kavramını tercih edenler bir yazılımın özgür olabilmesi için herhangi bir amaç için kullanma özgürlüğü, onu değiştirme özgürlüğü, kopyalama ve paylaşma özgürlüğü, değiştirilmiş ve geliştirilmiş halini dağıtma özgürlüğü olması gerektiğini savunuyorlar. Saygı duyuyorum.
Kaynak kodu açık olunca, ilk geliştirenler projeye ilgisini yitirse bile başkaları devralıp geliştirme sürecine devam edebiliyorlar. Bazen de fikir ayrılıkları oluyor. Farklı düşünenler kodu kopyalayıp yeni bir isim altında geliştirme sürecine devam ediyorlar. Güvenlik konusunda, sanki kodu gizleyince daha güvenli oluyormuş gibi bir algı var. Oysa kod açık olunca bir çok kişi kontrol edebiliyor. Yazan da daha özenli yazmak zorunda kalabiliyor. Güvenlik açıklarını kapatma süreci de çoğu zaman daha hızlı oluyor.
Bazı kurumlar kendi ticari ürünlerini hazırlarken ayrıca onunla bağlantılı açık kaynak kodlu program da çıkartıyorlar. Mesela en yeni özellikler Fedora Linux dağıtımında geliyor. Zaman içerisinde Fedora içindeki yeni yazılımlar RedHat Enterprise Linux içine ekleniyor. Benzer şekilde Triton ürünleri SmartOS üzerinde hazırlanıyor. Ben bu şekilde arkasında firma olan açık kaynak ürünleri seviyorum. Çünkü firma kendi ürününden para kazandığı sürece o ürünü besleyen açık kaynak kodlu program da geliştirilmeye devam ediliyor. Yoksa gönüllülerin bir hevesle başlattıkları projeler bir süre sonra devam etmeyebiliyor. Projeyi devralan kimse olmaz ise sahipsiz kalarak sonlanıyor. OpenDKIM programını bir örnek olarak verebilirim. Internet’ten gelen e-postaların DKIM kontrolünde OpenDKIM kullanıyordum. Bir süre sonra geliştirme işlemleri durdu. OpenDKIM hatalı sonuçlar üretmeye başladı. Mecburen başka bir yazılım ile değiştirdim. Yazılıma ilgi duyan topluluk büyük ise böyle bir akibetten kurtulabiliyor. Debian Linux güzel bir örnek. Yıllardır arkasında hiç bir kurum olmadan başarılı bir şekilde hazırlanıyor.
Richard Stallman, 1983 yılında GNU projesini başlatarak özgür yazılımın temellerini atmıştı. 1998 yılında açık kaynak girişimi (open source initiative) kurularak açık kaynak lisansların sahip olması gereken kriterleri tanımladı. Richard Stallman her açıdan özgürlüğü savunduğu için açık kaynak teriminin kullanımına karşı çıkıyor, fakat onları düşman olarak görmüyor. Onun gözünde düşman, mülk yazılımı savunanlar. Ben hem özgür yazılım hem de açık kaynak yazılım çalışmalarını değerli buluyorum.