Reyhan

Reyhan

by

Eşim Reyhan Göktaş, iki yıl önce Ramazan Bayramı arefesinde vefat etti. Reyhan’ın ölümünden önce, beni en çok babamın ölümü sarsmıştı. Babam ile farklı şehirlerde yaşıyorduk. Ankara’ya dönüp tekrar işlerle uğraşmaya başlayınca sarsıntının etkisinden çıkmıştım. Oysa 25 yıl boyunca beraber yaşadığım Reyhan’ın bıraktığı boşluğu sürekli hissediyorum. İnsanın beraber yaşadığı kişiyi kaybetmesi çok zormuş. Oğlumun varlığı bu süreçte ayakta durmamı sağladı.

Reyhan, sadece eşim değil aynı zamanda meslektaşımdı. Ben onu akıl hocam olarak da görüyordum. Ne yapacağımı bilemediğim ve kararsız kaldığım zamanlarda ona danışırdım. Tavsiyelerini dinlediğim için hiç pişman olmadım. Çok uzak görüşlüydü. Olacaklarla ilgili öngörüleri genelde doğru çıkardı. Mesleki konularda da çok danışırdım. Allah vergisi bir zekası vardı. Bazen, üzerinde uğraştığım ama onun detaylarını bilmediği bir konuyu ona sorar, onun yorumu sayesinde problemi çözerdim.

Matematik problemi çözmeyi çok severdi. Bazen ona “Sen yanlış meslek seçmişsin” diye takılırdım. Zevk için matematik problemi çözen pek kimse görmediğim için bu yönü bana ilginç gelirdi.

Ne zaman üzülsem, bir konu ile ilgili canım sıkılsa hep bana moral vermiş ve destek olmuştur. Onun şefkatli yaklaşımını da çok özlüyorum.

Oğlumuza çok düşkündü, onun üzerine titrerdi. Benim pek umursamadığım durumlar olurdu. Ama Reyhan her zaman uğraşır didinir, oğlu için en iyisini yapmaya çalışırdı.

Dürüstlüğe çok önem verirdi. Yalan söyleyen bir kişi onun gözünden düşerdi. Bir daha o kişinin sözüne güvenmezdi.

Eskiden hafta sonları genelde AVM’lere giderdik. Doğada gezmenin güzelliklerini keşfedince, AVM’ye gitmek yerine orman veya ağaçlık olan yerlerde vakit geçirmeye başladık. Başlarda şehir içindeki parklarda ve günübirlik gidebileceğimiz Milli Parklarda yürüyüş yaptık. Daha sonra Ankara’ya uzak yerlerde de gezdik. Okulların tatil olduğu zamanlara bakar, gidilebilecek yerleri araştırırdı. Doğa içindeki güzel ortamları bulunca bizi de gitmek için ikna ederdi. Ankara’ya yakın yerler içinde Soğuksu Milli Parkı çok sevdiği bir ortamdı. Tabii Soğuksu’nun piknik yapılan kalabalık yerlerini değil, arabaların giremediği yürüyüş parkurlarını severdi. Onun bizi harekete geçiren enerjisini çok arıyoruz.

İnandığı bir fikrinden kolay kolay vazgeçmezdi. Bir karar verince kimse onu kararından vazgeçiremezdi. Örneğin, makyaj yapmazdı. Biz evlenirken bile yapmamıştı. Bu kararı benim çok hoşuma gitmişti. Çünkü ben Reyhan’ın doğal güzelliğini sevmiştim. Evlenirken, en özel günümüzde hiç görmediğim bir yüzle karşılaşmak istemezdim. Şimdi bazen onun gelinlik içindeki fotoğraflarına bakıyorum ve makyajsız doğal güzelliğini görebildiğim için seviniyorum.

Reyhan, Ankara Fen Lisesi (AFL) mezunuydu. Yıllar sonra AFL 89 dönem arkadaşları ile görüşmeye başlamışlardı. Çoğu zaman internet üzerinden görüşüyorlar ama bazen yüz yüze buluşmalar da oluyordu. Bazı yemekli buluşmalara ben de katılmıştım. AFL’den arkadaşları ile vakit geçirmek hoşuna gidiyordu. Vefatından sonra, dönem arkadaşları onun hatırasını yaşatmak istediler. Reyhan, hasta çocuklara dayanamadığı için onun adına bağışta bulundular. Ayrıca Reyhan, ağaçların arasında gezmeyi çok sevdiği için Ankara içinde bir hatıra ormanı oluşturdular.

Reyhan hastalandığı zaman, onun ne kadar güçlü olduğuna şahit oldum. Hiç bir zaman söylenmedi ve isyan etmedi. Sabrederek çözüm bulmak için uğraştı. Tedavisini olurken dua etmeyi de ihmal etmedi. Doğa içindeki gezilerimiz ona çok büyük moral oluyordu. Bir gezi planladığımız zaman artık o gezinin hayaliyle günleri geçirdiğini söylemişti.

Sevgili Reyhan’ıma Allah’tan rahmet diliyorum.